LET'SWAKE IT UP

MINDFULNESS
the quality or state of being conscious

Zihnimiz, duygularımız ve bedenimiz çoğunlukla otomatik olarak belli kararlar alıp bunları uygularken, kendimizi bu yapılarla tanımlama yoluna gireriz. Oysa ki, ne zihnimizdeki düşünceler, ne duygularımızın yarattığı kimyasal reaksiyonlar, ne de bedenimizde oluşan tepkilerle tanımlayabiliriz kendimizi.Bunu anlayabilmek için gözlemci tekniği kullanarak tüm bu yapılara dışarıdan bakabilen başka bir algı oluşturmamız gerekiyor. O zaman bu mekanizmaları görebilir ve kontrol etmeyi öğrenebiliriz. Fakat bunun için paradigmayı biraz değiştirmemiz gerekiyor.

ZİHİN ALGISI

Zihin, yaşam boyunca en güvendiğimiz mekanizma olarak bize eşlik eder. Rasyonel olmasıyla ünlüdür. Mantık kurallarıyla kendini sınırlandırır ve bunun dışındaki her şeye karşı tepkisel davranışlar geliştirir. Zaman algısına tabi olduğu için gelecek ve geçmiş arasında dolaşma eğilimlidir. Henüz gerçekleşmeyen olaylarla ilgili projeksiyonlar üretir ve bunun gerçekliğine kapılarak öfke/korku/suçluluk gibi davranışlara sebep olur. Gelecekle ilgili tatmin arayışına düşerken, geçmişle ilgili yargı mekanizmalarını harekete geçirir. Tüm bunları yapıyor olmasının sebebi, hayatta kalma çabası için programlanmış olmasından kaynaklanır. Beynimizin merkezinde yer alan Amigdala 'korku ve depresyon' üretmek üzere programlanmıştır. Bu alan, tüm memeli beyinlerinde oldukça işe yarayan savaş ya da sıvış (fight or flight) mekanizmasını tetikleyen ilkel bir mekanizma. Bir yandan da Frontal Korteks'te yer alan 'kişilik' tanımlarımız, nasıl bir insan olmamız gerektiği konusunda düzenli uyarılarda bulunup (bkz. frontal inhibition) kaçması oldukça zor bir yargıç/kurban algoritmasını tetikler. Zamanın ve zihnin hakimi olabilmek için öncelikle bu mekanizmayı çok iyi tanımak gerekir. Tanımanın tek yolu, özdeşleşmeden gözlemleyebilmektir. Tıpkı Lucid rüyalardaki gibi. Çünkü unutmayın ki, zihninizin ürettiği her şey tıpkı rüyalar gibi hayal ürünüdür.

DUYGU ALGISI

Duygu, bedenimizde kimyasal reaksiyon yaratma konusunda oldukça güçlü ve aktif bir mekanizma. Dolayısıyla bedensel bir travma alanı yaratabilir ve acı/ağrı/sızlanma/ağlama gibi tepkisel sonuçlar oluşturabilir. Duygulara odaklandığımızda, çoğunlukla suçluluk ve suçlama ikilemi arasında hareket etmeye başlarız. Bu durum insana herhangi bir olumlu yön vermeyen oldukça gereksiz bir yöntemdir. Farkındalıkla suçlamadan algılama, olayları olduğu gibi kabul etme, şiddetsiz iletişim, sağlıklı ilişkiler gibi yeni bir algıya geçmek mümkün. Fakat kimyasal tepkimelerle bizi etkisi altına kolayca alabilen duygu mekanizmasını tanımak için izleyici konumunda kalma pratiği yapmamız gerekiyor. Duygunun bizi eyleme zorladığı yerlerde irade kullanarak, sönümlenmesini izleyebiliriz. Bir süre sonra aslında zaman zaman zihinle ortaklık edip korku üzerinden nasıl da ele geçirildiğimizi farkedebiliriz. Unutmayın ki, duygularımız her zaman özdeşleşebileceğimiz güvenli mekanizmalar değildir. Onlar bizi kaplamadan önce, gerçek olan duyguyu farketmemizi sağlayacak algıyı oluşturabiliriz. Bunun için duygunuzun kaynağına bakın, suçlu arama üzerinden gelişiyorsa sönümlenmesini bekleyin, bilin ki hayatta kalma mekanizmanız korktuğu için bu yola yöneliyor. Eğer size hoş bir hal veriyorsa, teşekkür edin ve herşey gibi onun da geçici olduğunu unutmayın. Gözlemci olduğunuzu ve duygularınızı izleyen başka bir benlik geliştirme yolunda olduğunuzu unutmayın.

BEDEN ALGISI

Beden, bu hayatta zaman yolculuğu yapmak, yani mekanlar arasında hareket ederek eyleme geçmek için oldukça önemli bir mekanizma. Kendisiyle ilgilenmemiz için bizi en çok uyaran yapılardan biri olsa da, zaman zaman duygusal ve zihinsel etkilerin altına girerek hor kullanılabilir. Zihin ve duygu beden üzerinde etki yaratıp zaman içerisinde acı/hastalık/ağrı gibi sonuçlar doğurabilir. Bunu modern tıp yöntemleriyle bedendeki sorunlu bölgeyi kesip çıkarıp yoketmeye çalışarak çözdüğümüzü sansak da, aynı duygu-beden-zihin örüntüsünü uyguladığımız sürece, hastalık kendini üretmeye devam eder. Bedenin sınırlarını yoga/meditasyon gibi pratiklerde farkedebiliriz. Zihin çoğu zaman bedeni sınırlandırmaya çalışsa da, aslında oldukça güçlü bedenlerimiz var, ama nasıl kullanmamız gerektiği konusunda bilgimiz çok sınırlı. Beden öfke gibi duygusal dışavurumun yegane eylem aracıdır. Öfke iletişimin en düşük seviyeli biçimi olabilir. Hem uygulayanda, hem de uygulananda kalıcı hasarlara yol açıp travmalar yaratabilir. Dolayısıyla kaslarınız ve sinirleriniz bu travmayı tekrar yaşanmaması için depoladığında, bedeninizde ağrılı alanlar oluşturabilirsiniz. Beden farkındalığı için çok çeşitli yöntemler mevcut. Hareket ve haraketsizlik birçok anlamda bedeni ehlileştirmek ve bilgeliğinden faydalanmak için güçlü bir yol. Her şeyden önce bedeninizi izleyin. Neye ihtiyacı olduğuna bakın. Zeminle ve yerçekimiyle kurduğu ilişkiyi inceleyin. Bedeninizde derinleşmenin ilk yolu, düzenli ve farkında nefes almaktır.

MEDİTASYON

Beynimiz düzenli olarak çeşitli bilgileri işlemekle görevli. Fakat nöronların aralıksız ateşlenmesi beyni 14-30 Hz arasında BETA dalgası arasında tutar. Bu durum, hem beyin hem de zihin için oldukça yorucu ve verimsiz. Özellikle modern çağın getirdiği sonsuz oyalanma döngüsünde, bu dalga boyunu değiştirmemiz ancak uykudayken mümkün oluyor. Meditasyon bu dalga boyunu değiştirip, düşünceyi yönetmeyi öğrendiğimiz bir yöntem. Peki nasıl yaparız?

Zaman, tüm varlığın tabii olduğu bir gerçeklik. Fakat zihin bu gerçeği kabul ederken yaşamı bir eziyete dönüştürebilir. Geçmişe odaklanıp pişmanlık/suçluluk duygularıyla beslenir, geleceğe odaklanıp şu anı yoksayarak tatmin arar. Fakat zihin de kas gibi geliştirilebilir ve JEDI olmanın ilk adımı zihne hakim olabilmektir. Bunun için de düşünceyi kontrol etmeyi öğrenmelisiniz. Ancak o zaman zamanı bükebilirsiniz.

*Metinlerde ifade edilen Tanrı kavramı, aslında hepimizi hayatta kılan canlılık olarak kullanılmıştır. Tüm diğer din öğretilerini bu anlamda dışarıda tutabilirsiniz.

Meditasyon zihin, beden ve duygunun bir süreliğine aktif çalışmasını dengelemek amacıyla uygulanan ezoterik bir yöntem. İlk adım ise farkında olarak nefes almak. Çünkü nefes tüm algıyı kolaylıkla kendine ve bedene odaklayabilme yeteneğine sahip. İlk meditasyonlarınızı yaparken bir rehberden faydalanmak her zaman işinizi kolaylaştırır. Unutmayın, amacınız uyuyakalmak değil, tam bir farkındalık halinde olup beden, zihin ve duyguyu izleyerek sönümlenmesine ve sizi rahat bırakmasına izin vermek.

Bilincimiz de tıpkı bedenimiz gibi düzenli çalışmaya çok hızlı yanıt veren bir yapı. Dolayısıyla bir süre boyunca zihniniz bu yola girmeye çalışmanıza laf edecektir. Bunu gereksiz bulacak, bahaneler üretecek ve sizi bu yoldan alı koymak için 'mantıklı' varsaydığı önermelerde bulunacaktır. Onu dinleyip dinlememe, irade gösterdiğiniz bir şeyi sürdürme zihninizin değil, sizin kararınız. Önerim, her gün 15 dakika da olsa bir meditasyon serisini yapmanız. Günün herhangi bir anında kulaklıklarınızı takıp yapabilirsiniz. Yola yürürken, ofiste çalışırken bir ara verip yapmak mümkün. Meditasyonu zorlu bir yol olarak görmekten vazgeçin. O daha çok, suya atlayıp serinlemek kadar basit bir egzersiz. Herkesin zihni farklı bilgi türlerini kabul ettiği için aşağıda farklı meditasyonlar paylaştım. Size uygun olanını seçin ve başlayın.

TİBET ÇANLARI

Guided Meditation

INNER BODY

Gateway of the Inner Body

MEANING

Alan Watts

CALL WITHIN

Meditative tracks without guide

MYTHOLOGY

Joseph Campbell

STILLNESS

Echart Tolle

The Complete Psychonaut Field Manual:


Biraz daha eğlenceli büyücülük eğitimi için rehberlik

DOWNLOAD